|
Ermeni (Fille) Müzisyenleri ve Kürdistan Müzigi |
2009-08-25 12:53 |
Evin Çiçek info@mediakurd.com |
|
Aram Tigran’in ölümü sonrasi kendisiyle ilgili degerlendirme yazilari yazildi. Kullanilan cümlelerden biri ise suydu; « Ermeni baskenti Erivan’da degil, Kürdistan’in baskenti Amed’de gömülmek istedi.» Tarih bilgisi olmayan kisiler detayli arastirip, yazmayinca okurlarini yaniltiyorlar. Aram niye “Tigran” soyadini kullaniyordu? Tigran soyadi ermeni ulusu açisindan hangi tarihi anlami tasimakta? Latincesi; Tigranocerta. Ermenicesi; Tigranokert-Tigranakert-Dikranagerd » Tigranokert; ermeniler için “Bati Ermenistan-Bati Hayastan”in baskenti, Kürdler için ise Diarbekir ya da Amed ve Kürdistan’in baskenti.
Tigranokert millatdan önce 78-75 yillarina dogru Büyük Tigran II. tarafindan kurulur. Büyük Tigran II., Pontus krali Kürd asilli Mithridate VI , in kiziyla evlidir. Mithridate VI., Roma’ya yenilince, Büyük Tigran II.ye siginir. Lucius Lucullus, Ermenistan’dan Mithridate VI. nin sinirdisi edilmesini ister. Savas baslar. Roma Ordusu, Tigranakert’i yakip yikar. Mithridate ve Tigran II. birlikte 70.000 kisilik ordu ile Roma Ordusu’na saldirirlar. Sehri yeniden ele geçirirler. Roma Ordusu büyük kayiplar vererek Nizip’e çekilir.
Kimlik, ulusal müzik ve ulusal degerler baglantisi sömürgecileri yasaklar koymaya, var olani dejenere etmeye, yok etmeye dogru yöneltir. Onlar müzigin birey üzerindeki etkileyici gücünü, kimlikleri koruyucu sihirini tespit etmislerdir. Bundan dolayi genelgeler yayinlarlar, kanunlar çikarirlar.
1930 yilinin baslarinda T.C. Içisleri Bakanliginca Kürdlerin yasadiklari bölgelere bir gizli emir gönderilir. Sark Islahat Plani dogrultusunda hazirlanip Kürdistan illerine gönderilen bu gizli emrin 9. maddesinde söyle denmektedir; “ Türklüge ve türkçeye pay ve paye vermek som türklügün ve özellikle türkçe konusmanin yalniz serefli oldugunu degil, maddeten karli oldugunu da kendilerine dogrudan göstermektir.”
12 madde de ise ; “ Kiyafetin, sarkilarin, dügün, toplum gelenek ve göreneklerinin de milliyet ve irk duygularini daima uyanik tutan ve toplumlari geçmislerine baglayan baglar oldugu unutulmamali. Bu nedenle lehçeyle birlikte bu aykiri gelenekleri de fena ve zararli görmek özellikle kötü göstermek, özellikle dillerini, adetlerini ve dileklerini türk yapmak, türkün tarihine ve bahtina baglamak her türke düsen önemli ve milli görevdir.” denmekte.
Tigranakert’li Aram Tigran 15/01/1934 de, Kürdistan’in Küçük Güney parçasin da Qamislo kentinde dünyaya gelir. Mêloyê Sakê(Serkîs) in ogludur. Aslen Kuzey Kürdistan’in Ferqin-Silivan bölgesindendir. Soykirim magdurudur. Tigran çocuklugundan itibaren müzige tutkunlugunu belli eder. O, 53 yillik müzik yasaminda 230"u kürdçenin kurmanci lehçesinde, 7’si kürdçenin kirmançki-dimili lehçesinde, 150’si arapça, 30"u türkçe, 10"u süryanice, 8"i yunanca, olmak üzere 650 parçayi dillendirir.
Aram Tigran, Hayastan’in, Kürdistan’in sesidir. Onun adi dogdugu topraklari, Tigranakert’i-Amed’i ve bütün Hayastan müzisyenlerini çagristirir. Tigran’in ulusunu jenosidden geçirenler, bu insanin ailesini sürgünde yasamaya mecbur edenler, cansiz bedeninin Amed topraklarina gömülmesine izin vermediler. Onun vatanina gömülme istemine “hayir”la cevap verdiler. Peki niye?
1- T.C. sömürgeci yöneticilerinin onun kendi topraklarina gömülmesine izin vermemelerinin temelinde 1894-1923 sürecini kapsayan ermeni jenosidlerini inkar, geçmisi gizleme, iz birakmama politikasi yatiyor.
2- Tigran kürdçe söylemekle kürdlüge deger vermis, kürdçeyi korumus, kürdün asimile olmasini engellemis, cümbüsüyle metalden koruyucu bir set olusturmus, kürdü düsünmeye, anlamaya, algilamaya dogru iteklemistir.
3- Aram Tigran, Komitas Vardabet, Garabet Khaçhaturian, Aram Ilitch Khachaturian’in müziklerinin ruhsal, ulusal, dilsel ve kültürel etkileri tartisilmaya deger. Onlar, yok edilme havuzlarina doldurulan kürdü görmüs ve gökyüzünün yildirimlari gibi siddetli, sarsici, özüne dönderici kivilcimlar yayarak olusturulan karanligi delmeyi basarmislardir. Onlar, Kürdlerin milli benliklerini kaybederek pan-turanizme yem olmalarini önlemislerdir. Aram Tigran ve onun esin kaynagi olan Komitas Vardapet, Aram Khaçatourian, Garabet Khachaturian’in müzikleri Kürd ulusal kimliginin, kültürünün, dilinin yasamasi, korunmasi için büyük katkilar sunmuslardir.
Aram Tigran, Komitas Vardabet, Garabet Khaçhaturian, Aram Ilitch Khachaturian, Vahram Papazian, Sergey Parajanov, William Saroyan, Alexander Tamanian, Avetik Isahakian, Vahan Terian, Hovhannes Abelian, Hrachia Nersisian’lar Dicle ve Firatin hayat veren kaynaklari, Ararat-Agiri daginin doruklarinda piril piril parildayan kar gibi tertemiz, saf, dillerin ve kültürlerin yasam kaynaklaridirlar.
19.cu yüzyilin sonunda, 20, 21 yüzyillarda Ermeni ulusu mensubu müzisyenlerin Kürdistan müzigine katkilari, bu katkilarin dilimiz ve kültümüze yönelik özü koruyucu etkileri, fars, arap, osmanli-türk kültür emperyalizmine karsi duruslari detayli olarak açiklanmalidir. Tigran’in müziginin her kelimesi halklarimizin kutsallastirdiklari daglari, irmaklari kadar etkileyici, akici, ögretici, koruyucuydu.
Aram Tigran’i müzigi meslek olarak seçmeye götüren ilk nedenler nelerdi? Onun müziginin dogusu neye, hangi kaynaklara dayaniyordu, esin kaynaklari hakkinda neler biliyoruz? Tigran, hangi noktadan baslangici yapmisti ve hangi menzile dogru ilerliyordu? Kimlerden, nasil etkilenmisti? Müzigi sadece bizim bilgimiz, duyumumuzla mi sinirlaniyor, yoksa düsünce ve duyumun sinirlarini asiyor mu? Müzik ile felsefe arasinda ortak temel özellik nedir? Müzik ile felsefe arasindaki temel baglanti matematiksel bir baglanti mi? Bu konuda düsünürler ne diyorlar ?
Atina sehri bir müzisyenin ölüm haberiyle yine gündeme geldi. Bu sehir de, Sokrates, Platon, Aristoteles, Epikuros bir yandan yasam ile ölümü yorumlarlarken öte yandan, müzik ve siir sanatini da yorumladilar. Felsefeciler, müzigin insan ruhu üzerindeki etkisini irdelediler. Tigran’in ölümü müzikal biçimlerin ve müzikal egitimin insanlarimizin sosyal bilinçleri üzerindeki etkilerini açiklama, ermeni müzisyenlerin bu bilinç formlarindaki etkilerini, yerlerini görmek, ögrenmek için vesile oldu.
Ermeni müzisyenlerin kürd müzigine yaptiklari katkilardan bahsederken Tigran’dan önce Komitas adli kürd ulusunun dostunun yaklasimini ele almak gerekir. Komitas, siradan bir müzik ugrasani degildir. Bir akademisyen, bir müzik bilginidir. Komitas kürd müzigine katkilar sunar. Onun pratik takipçisi Aram Tigran’dir. Onun müziginin sadeliginin kaynaginda Komitas’in kuramsal müzik dehasi yatar. Tigran’in müzik sanati üzerine konusabilmek, yazabilmek için müzik bilgisine sahip olmak ve onun esin kaynaklarina inebilme becerisini gösterebilmek, analiz gücüne, yetenegine sahip olmak gerekir.
Hay müzigi ile kürd müzigi arasinda baglanti var mi? Komitas hangi nedenlerden dolayi üç bine yakin kürd müzik parçasini toplama geregi gördü? Bu çalisma da hedefi neydi? Hayastan yöneticileri bu büyük dehanin çok önemli bir düzeyde bulunan kürd müzigi incelemesini dünya kamuyuna, ilgili okurlara, dinleyicilere duyurmaktan, tanitmaktan niye kaçinmaktalar? Dinlenmesini, bilinmesini, tartisilmasini kimler, niye, hangi nedenlerden dolayi istemiyorlar? Kürd müzigi, ermeni müzigi olarak mi sunuldu?
Komitas biliyordu ki, komsu halkin, kürdün kirsal alana yayilan müzigi psikolojik, sosyal, tarihsel, kültürel derinlik açisindan etkileyici anlamlar tasiyor. Bundan dolayi kirsal alana çikip, köy köy dolasip, parçalari dinler, yazar, arsivlemeye baslar. Kendisinin bilimsel-akademik çalismasinin temelinde kürd müziginin derinligi, etkileyiciligi, kültürel-sanatsal yönü varligini his ettirir. Jean Jacques Rouseau’nun müzik sanatina yaklasimi ile Komitas’in kürd müzigine yaklasimi ortak özellikler tasir. Komitas için kürd müzigi dogal bir zenginliktir. Bu zenginligin akademik anlamda degerlendirmeye tabii tutulmasi, yorumlanmasi, korunmasi gerekir. Düsüncesi ve yaklasimi takdire sayandir.
Müzik, toplumsal yasamla yasittir. Her toplumun, her ulusun kendisine özgü müzigi vardir. Müzik ayni zaman da toplumun aynasidir. Toplumu sosyolojik, psikolojik, tarihsel, kültürel.....anlamlarda tümüyle yansitir. Kürdistan müzigi 19.cu yüzyilda Komitas Vardabet’in bilimsel-akademik çalismasinin konusu olur.
Komitas Vardabet’in müzik felsefesinin etkisini sanatsal plana indirgeyen Tigran’dir. Müzik sadece ses ve siir degildir. Ayni zaman da yazimsal matematiksel uyumdur. Sesi duyguyla bütünlestiren müzik aletleri etkiyi artirirlar. Müzik de teoriyle pratigi birbirine baglayan ise Tigran’in içtenligi, duyarliligi, parçayi okurken o ani yasamasi, sanatsal becerisidir. O, kendisinde çagrisim yapmayan, ilk okudugu anda kendisini etkilemeyen parçaya emek vermez, müzigini bulma, uyarlama çalismasina girismez. Baskalarina ait parçalari da okumaz. Ona özgü eserler baskalari tarafindan okunur. Bu durum kendisinin müzik yasamina ait ilkelerden birisidir.
Müzik sanatini felsefi açidan ele almak gerekir. Bunun için Platon, Aristoteles, Jean Jacques Roseau’nun müzik konusundaki görüslerine deginmek aydinlatici olur. Platon, Politheia adli eserinde, Sokrates’in sordugu soruyu söyle dile getirir. « O halde müzik insan egitimin en temel kesimini olusturur. Zira harmoni esas olarak insan ruhuna dokunur, etkiler, insan ruhunun sevinci olarak insanin onurlu yetismesine katkida bulunur. »
Iyi bir ritm, moral etik egitimsel rolünü dilbilimsel olarak oynar. Platon Timée diyalogun da « Müzigin amaci güzel olana, iyi olana ermektir, ulasmaktir». der. O, « Seslerin dogasini inceler. » Platon’un ögrencisi olan Aristoteles ise “Politika” adli eserinde müzigi egitimin temel hareket noktasi yapar. « O halde çocuklara vokal müzik ile enstrumental müzigi ögretmek gerekir.»
Egitim kuraminin devami olarak Aristoteles’e göre « Uyum ve rithm seçenegi çocuklarin egitimine girmek zorunda. Müzik parçalari üç türlüdür; moral, canlandirici, tutkulu. Birinci tür parçalar egitimin esasini olusturur. Harmoniye gelince. Biz daha çok diger uyumsalliklar arasinda Dor uyumuna özel bir deger atfediyoruz.»
Anatolia’da yasayan eski halklardan üçü müzik konusunda esas olarak aliniyorlar. Dorlar (oi doroi), Karlar (oi karoi ), Pelasgoylar (oi pelasgoi). Bunlar Mezopotamya ve Anatolia halklaridirlar. Platon ve Aristoteles’in disinda Pyhthagoras’a göre müzigin felsefi temellerinden biri matematiksel olandir. Platon, müzik ile matematik felsefesi arasindaki baglantiyi « Insanlar hem kendilerinin, hem de aletlerin sesleriyle bir seyler dile getiriyorlardi.» cümlesiyle açiklar. Orfeus; « Müzik baharin güzelligidir» der.
Greklerin, Ermenilerin ve Kürdistanlilarin danslari arasinda ortak özellikller, renkler vardir. Dor dansi greklerin oldugu kadar bizim ve Hayastanlilarin da govendidir. Komitas’in, Tigran’in müzigini ermenice ve kürdçenin kurmanci, kirmançki lehçelerinde dinleyince ortak bir ritm fark ediliyor.
Müzigin siirine gelince; Aristoteles siiri ikiye ayirir; “Dramatik siir, trajik siir.” Jean Jacques Rouseau’nun dil yetisi ile müzik arasinda baglanti kurmasi tesadüfi degildir. Ona göre « Kuslar öter, sadece insan san söyler.»
J .J. Rouseau için «Ulusal özellik, dil özelligidir. Tüm ulusal müzikler kaynaklarini dil ilkesinden alirlar. Bu ilke ayni zamanda dili olusturan özelliktir.» baska bir degisle “Müzikal uyum (harmonie) hem dogasal dilselligi, hem de evrenselligi içerir. Harmoni dilin dogadaki ilkesi oldugundan bu ilke bütün uluslarin dilleri için de geçerlidir.”
Ermeni müzisyenlerin Kürdistan halkini köklere baglayici, canlandirici, moral sunucu etkileri inkar edilemez. Tigran’in seslendirdigi “Zimanê Kurdî” dil-ulus baglaminda tarihsel olarak belirleyici olan parçalardan birisidir. Tigran, Komitas Vardapet, Garabet Khaçaturian Kürdistan müzigi üzerinde çalisma yaparlarken degisik enstrumanlar kullandilar.
Aram Tiran’in elinden düsürmedigi cümbüs, rum-greklerin “cithare” ile “flüt”üdür. Afrika’da “taxn-tarn”, Hindistan’da ”tampura” ya da “ek-tara”, “serinda”, Endonezya’da “sando”. Biz de “düllü-qavale”, “qamise”, “fitike”, “vilike”, “qanqol”, “tomur-tembur”, “dool-daul”. Aram Tigran parçalarini seslendirirken, elinde cümbüsüyle yönetirken, kendisine eslik edenlerse ud, keman, saz, kanon, def, davul, duduk, kaval, tulum, zurna, kemençe, tar kullanirlardi. Parçaya göre gerekli olan alet seçilirdi. Tigran’in parçalarin da en temiz, orijinal kürdçe dinlenilir, ögrenilir, ögretilir. Tigran’i dinlerken kürd müziginin bir giyside renklesip, bütünlestigini görüyoruz.
Wagner, Rhin’in “altin resmi”ni müzige nasil isliyorsa, Tigran’da temiz kürdçesiyle Dicle ve Firati öylece ölümsüzcesine güzellestiriyor. Tigran’in “Newroz atesi”, Igor Stravinski’nin “Kutsal ilkbahari”ndan daha etkileyicidir. Stravinski’nin balesinin uyandirdigi heyecan, Tigran’in cümbüsünün yarattigi çoskudan daha costurucu degil. Stravinski’nin “Kutsal bahar”i Rusya’nin klasik balesiyle bir kopmayi yasatsa da, Newroz govendi kadar devrimci, sarsici degildir. Tigran’in çigligi, haykirisi Kürdistan daglarinda mekanini, yankisini buluyor. “Çiyaye Gabaro”, “ Ez Kurdistan im” “Em hatin” “Kula dilê min welat” içerik ve etkileyiciliklerinin yanisira, Kürdistan dogasinin özgürlük sevdalilarina ev sahipligi yaptigini, korudugunu, kolladigini kanitliyorlar.
Tigran’in kafese kapatilmis bir bülbül de simgeledigi parça özgürlük tutkusunu, topragina olan özlemini, geçmis ve bugün baglantisini, yasanilan gerçekleri çagristirmasi bakimindan önem arz ediyor. Kafese kapatilmis, sürgüne mecbur edilmis, vatan özlemi çeken göçmen bülbül kendisidir. Kendisinin nezdinde soykirima ugramis ermeni ve kürd uluslaridirlar.
Hey lê lê wayê gidî bilbilo, wî bayê lêxist hêlîn tev xirakiro, perîsano, de sêwiyê, muhaciro!
Tigran siradan insanlarin, halkin hislerini okumayi tercih eder. Halkin sanatçisidir. Halkla iç içedir. Halkin hislerini dillendirir; Sevi tari, nivê sevê xewa sirin, ew zalim çima nayê, dilê min kir birin, ew hesreta nava dilê min da tev bû girin, ji girinan çavên min werimin.”
Komitas Vardapet
Soghomon Soghomonian Komitas Vardabet 1908’de yazdigi kendi özgeçmisinde « Ben 26 Eylül 1869’da Küçük Asya’nin bir kenti olan Kütahya’da dünyaya geldim. Soghomon adiyla vaftiz oldum. Babamin adi Georg Soghomonian dur. Kütahya’lidir. Annemin adi Tagouhig Yovhannisian’dir. Bursalidir. Her ikisi de Ermenidir. Ünlü türkücüdürler. Zira annem, babam ve amcam Yaroutiun Soghomonian, St-Thodoros kilisesi yerel korosunda taniniyorlardi.» der.
Komitas’in sehri Kütahya, XV–XVIII. yüzyillar da fayanslariyla taninan bir kent. Burus-Bursa, Balikesir, Afyon ve Kütahya’da toplam 119.000 Ermeni yasar. Civarda pek çok kilise ve ermeni kurumu vardir. Kürd kökenli Vali Fayik Ali Bey’in 1915’de Konstantinople’dan gönderilen karara karsi çikmasi sonucunda, Kütahya’da yasayan 3.058 Ermeni öldürülmez ve göçe zorlanamazlar. Ittihatçi-Kemalist güçlerin 1922’de ki baskilari sonucu Kütahya Ermenileri Tavsanli ve Virancik’i terk etmek zorunda kalirlar.
Komitas « 1870’de annemi ve 1880’de babami yitirdim. 1876’da ögrenime basladim. Ilk dört ana sinifi bitirdim. Babam, 1880’de egitimi tamamlamam için beni Bursa’ya yolladi. Babamin dört ay sonra ölümü üzerine ögretim yilini bitirmeden Bursa’dan geri döndüm. Annem ve babamin ölümünden sonra egitimimi babaannem Mariam üstlendi.» bilgisini veriyor.
Komitas, 1881’de Georrg Derdzakian Sainte Ejmiatzin’e dini görev için çagrilir. «15 Eylül 1881’de Gregorian Theoloji Seminerine yazildim ve 1882-1893 akademik yilini basari ile bitirdim » der. O, daha sonra “Papaz” ünvanini alir. Bir yil sonra Georrg Derdzakian Sainte Ejmiatzin Patrikhane Papaz Okulunda müzik hocasi olur. Onun moral koruyucusu Catholicos Khrimian adli bir müzisyendir. O, müzik bilgisini gelistirmesi için Ermeni kültür merkezi olan Tiflis’e gönderilir. Orada Chrisdapor Kara-Mourza(1853-1902), Makar Ekmalian (1855 – 1905) adli müzisyenlerle tanisir.
«1896’da ünlü yardimsever olarak bilinen Alexander Mantashian’in yardimiyla müzik ögrenimimi tamamalamak için Berlin’e gittim. Orada dünyaca taninan violonist ayni zamanda Berlin Kraliyet Müzik Okulu Dekani olan Joseph Joachim’den keman dersleri aldim. Joseph Joachim bana müzikolog ve özel konservatuar rektörü Richard Schimidt’in kurumunda ögrenim görmemi tavsiye etti. Iyi ki ben konu ile uyum içindeydim ve soruna vakiftim, üç yil boyunca bay Schimidt’in saglam kurumunda 1896’ dan, 1899’a kadar kuramsal dersleri ile pratik uygulamalarini ögrendim.»
Komitas, lisans egitiminden sonra Prof.Richard Schimidt denetiminde Kürd Müzigi üzerine doktora çalismasina baslar. Kendisinin de belirttigi gibi «Prof Richard Schimidt’la çalisirken, ayni zamanda Berlin Kaiser Fredrich Willelm Kraliyet Üniversitesi’nde tam gün felsefe ögrenimine basladim. Böylece orada müzik felsefesi tarihi arastirma derslerimi bitirdim. Prof. Heinrich Bellermann ve George Friedlaender benim hocalarimdilar. »
O, 1899’da Berlin Kaiser Fredrich Willelm Kraliyet Üniversitesi Müzikoloji Bölümünde, Prof. Richard Schimidt yönetiminde, Prof.Oscar Gleischer, Prof.Heinrich Bellermann ve George Friedlaender’den olusan akademik jüri önünde kürd müzigi üzerine hazirladigi müzikoloji doktorasi tezini savunur. Komitas, müzikoloji doktoru ünvanini alir. 3000’e yakin parçanin, ezginin bestesini yapar.
Sirvant Kazanciyan Komitas’la ilgili olarak “Müzikoloji dersleri alir ve bununla birlikte felsefe egitimini görür. Üç yil sonra doktor ünvanini kazanir.” bilgisini veriyor. Yapilan akademik çalismanin, doktoranin konusu ile ilgili açiklama yapmiyor. Bilgi vermemesi düsündürücü! Komitas’in bazi deneme ve yazilarini 1994’de inglizceye çeviren ve 2001 yilinda “California Komitas Essays And Articles” basligi altinda yayinlayan çevirmen Vatsche Barsoumian, Komitas Vardapet’in 1908’de yazdigi Otobiografisine bir dip not düsüyor ve Kürd melodilerinin Moskova’da yayinlandigini belirtiyor.
Sirvat Poladian;“Komitas and his contribution to ethnomusicology” adli arastirmasinda, Komitas’in «1916’da, Konstantinple’da hastaneye kaldirildiktan sonra 4.000 parçadan olusan kürdçe, ermenice ve osmanlica müzik çalismasini içeren kitaplari paket halinde Konstantinople Ermeni Patrikhanesine teslim ettigini» belirtiyor ve «Ne yazik ki bu degerli belgeler, incelemeler arastirmalar, Konstantinople Ermeni Patrikhanesi tarafindan satilmistir.» diyor. Sirvat Poladian’a göre en trajik olan durum; binlerce parça üzerinde yapilan çalismalarin, degerlendirmelerin ve bu çalismalarin dile getirdikleri gerçekliklerin yok edilmesidir.
Konstantinople Ermeni Patrikhanesi’nin dünya kültür mirasi olan Komitas’in çalismalarini satmasi Kürd ulusuna ve degerlerine olan yaklasimi gösteriyor. Korumaya alma degil, satma! Dini kurumun sorumlulari bu reaksiyonu gösterirlerken, bilim ve bilimsel kurumlar adina hareket edenler de, bilimsel-akademik bir çalismanin inkarina gidiyorlar. Çalisma gizleniyor.
Bu insan sadece kürd müzigi ile ilgilenmez. Kendi ulusunun müzigi ile de ilgilidir. O, eski müzik de çözümlenmemis olan sifreleri dahice bir biçimde çözümlemis bir müzik bilginidir. Onun bu yönü, yaraticiligi, çalismalari uluslararasi alan da taninan müzik uzmanlari tarafindan takdirle karsilanir, karsilaniyor. Kendisi müzisyendir. Diger yandan da dini bir sahsiyettir. Dini müzik de bu dahinin çalisma alani içindedir.
Ermeni Patrikhanesi, dini sinif, Etchmiadzin’dekiler, Konstantinopl’dakiler Komitas’a hangi nedenlerden dolayi tepkisel yaklastilar? Niçin Komitas’a hak ettigi degeri vermediler ve yardimci olmadilar? Tek sebep onun komsu halkin kürdün müzigini ele almasi, bu konu da akademik çalisma yapmasidir. Bir yanda Hristiyanligin dini kurumu görevlilerinin son derece tutucu, gerici, irkçi yaklasimlari, diger yan da ittihatçilarin pan-turanizmi, pan-islamizmi! Komitas hak ettigi makama oturamaz, hak ettigi degeri göremez, olmasi gereken sekilde yasayamaz. O, fazlasiyla zorlanir, hirpalanir, çalismalari engellenir, her iki kesimce cezalandirilir.
Ittihad-i Terraki Cemiyeti-Partisi mensuplarinin soykirim politikasi her kesimden, meslekten insani bogucu seline atar ve can damarlarini keser. Komitas, 13 Nisan 1915’de Konstantinopl’da 300 koro elemaninin yer aldigi görkemli bir müzik, sanat söleni düzenler. 24 Nisan 1915’de ise Talat Pasa’nin emriyle Komitas ve 799 Ermeni ulusu mensubu tek tek gözaltina alinip, Çankiri toplama kampina gönderilirler.
Komitas; hümanist, sanatçi, sanat sevdalisidir. Ittihatçilarin irkçi uygulamalarina, toplama kampi olusturulmasina, toplu sürgünlere, ulusunun jenosidden geçirilmesine bir türlü anlam veremez, neden bulamaz. O, yol güzergahinda yapilanlara tanik olur, bizzat yasar. Toplama kampinda agir iskencelere maruz kalir. Bu iskencelerde hedef onu diri ölü yapmaktir. Sonuçta psikolojik olarak agir darbeler alir.
Komitas Vardapet’i taniyan etkili çevreler ittihatçilara baski uygularlar. O, toplama kampindan birakilir. Konstantinopl’da askeri hastaneye kaldirilir- fransiz hastanesi olmali- Komitas, gördügü iskencelerden dolayi meslegini yapabilecek durumda degildir. Sanatçi yaratimindan, üretimden düsürülmüstür.
1919’da, Paris’e götürülür. Villejuif Psikiyatri Klinigi’nde tedavi altina alinir. Paris’e götürülüsü sonucu degistirmez. Toplama kampi görevlilerinin olusturduklari kalici izler onu esir alirlar. 20 yil ruh sagligi hastanesinde kalir. 22 Ekim 1935’de Villejuif Psikiyatri Klinigi’nde ölür. O, iskencecilerin, jenosid mimarlarinin darbelerini can verene kadar bedeninde tasir ve iyilesemez. 1936’da cenazesi Erivan’a götürülür. Kaldigi pisikyatri hastanesinde neler anlattigi, nasil bir tedavi gördügü ayri bir arastirma konusudur. Ne yazik ki kendisi hak ettigi sekil de Kürdistanlilar tarafindan taninmiyor, bilinmiyor. Eserleri dinlenilmiyor.
Dini kurumlar hep savaslara neden olmuslardir. Pratikleriyle milyonlarca insanin ölümüne zemin hazirlamislardir. Sevgisizlik, tahamülsüzlük ekmislerdir. Insanlari sekilci, kalipçi yapmislardir. Her dini kurum kendisinden öncekine karsidir. Insanlar karsi karsiya getirilirler. Hristiyanlik; Musevilige, Musevilik; Hristiyanliga, Muhametçilik; her ikisine karsidir.
Konstantinople Ermeni Patrikhanesi görevlileri kürdlere sempatiyle yaklasmazlar. Görevliler hangi amaçla Komitas’in çalismalarini sattilar? Bu satilan çalismalarin arasinda Komitas’in doktora tezi var miydi? Konstantinople Ermeni Patrikhanesi’nin tutanaklarinda kime neyin satildigi belli mi? Konstantinople Ermeni Patrikhanesi görevlilerinin Ermeni Jenosidini kapsayan arsivleri “Küdüs Yahudileri”ne verdikleri dogru mu? Ermeni Jenosidini kapsayan arsivlerle birlikte, Komitas’in korunmasi amaciyla kendilerine verdigi arsiv de mi satildi? “Kudüs Yahudileri” satin aldiklari arsivleri korumaya aldilar mi? Komitas’in müzik doktorasi nerede?
Paris’de yasayan ve Komitas’in müzigi üzerinde çalismalar yapan sair Archag Tchobanyan’in ölümünden sonra kendisine ait arsivi Erivan’a götürülüp, Ermenistan Bilimler Akademisi’ne teslim edilir. Archag Tchobanyan’in arsivi arasinda Komitas’in kürd müzigi üzerine yaptigi doktora tezinin olmamasi mümkün degil.
Ermenistan Bilimler Akademisi Sanat Enstitüsü Müzikologu Prof. Robert A. Atayan tarafindan 1969’da, Komitas’in 100.cü dogum yil dönümü nedeniyle seçilmis olan 1.200 melodinin yayinlandigi belirtiliyor. Matenadaran’da toplam 30.000 elyazmasinin var oldugu açiklaniyor. Bu 30.000 el yazmasindan 4.000’i Komitas’in mi? 4.000 parçadan, 1.200’ümü seçildi? Erevan Komitas Arsivinde neler var? Matenadaran’daki 10.000 tane müzik el yazmasi arasinda Komitas’in çalismalari, akademik arastirmasi var mi?
“Kürd müzisyen” sifatini tasiyanlar niye bu çalismalari bulmak için çaba harcamiyorlar? Musevi inancini benimseyen kürdler Israil’de ki arsivleri, partikhane görevlilerinin sattiklari belgeleri inceleyebildiler mi? Konudan haberdarlar mi? Kürdler niye Komitas’i akademik arastirma konusu yapmiyorlar?
Sadece güzel bir sese sahip olan, müzik bilgisi, genel kültürü olmayan, pazar arayan, müzigi meta haline getiren kisilerin sifatlari “sanatçi”. Bu kisilerin müzigi, sanati temsil ettikleri ortamlarda Komitas gibi bir deha taninmiyor, bilinmiyor. Sifatlari sanatçi olanlarin bu sahsiyetin kürd müzigi konusundaki çalismalarini, katkilarini, emegini, getirdigi sadeligi, karsilastigi zorluklari bilmeleri gerekir.
Kürdler, Komitas’in kürd müzigini isledigi bütün sayfalari bulmak zorundalar. Kürd müzik tarihi açisindan önemli. Çalismalar, çalinan, komsu halklara mal edilen parçalarin tespit edilebilinmesi açisindan da önemli. Kürdler de savaslar, çatismalar, direnisler.....siirlestirilir. Geçmis tarihi, gelismeleri ögrenmek açisindan da önemli. Tabi ki dilimizin korunmasi açisindan da. Bugünkü dilbilimcilerin kullanabilecekleri en temiz arsivlerden biri.
Komitas’in getirdigi sadelik, öz Tigran’in parçalarinda görülüyor. Tigran’in, Komitas’tan etkilendigi ve rehber olarak aldigi Komitas’in kendi sesi dinlendiginden çok rahat anlasiliyor. Asagidaki adresler de dinlemek mümkün.
http://www.youtube.com/watch?v=DWWMBSsVWrQ&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=mbuc7vilzXk
http://www.youtube.com/watch?v=bFy63islPjk&feature=related
Garabet Khachaturian : (1900-2005)
1894-1923 dönemini kapsayan ve Osmanli Imparatorlugu sinirlari içinde gerçeklestirilen Ermeni jenosidi halklar arasi sevgisizligi tetikler. Askeri imparatorlugun padisahinin yeni ordu düzenlemesi halkar yararina degildir. Yeni ordu düzenlemesi ve olusturulan gergin ortam sakat, dul, yetim, açlik, nüfus azalmasi demektir. Bu ortam da büyüyen bir ermeni asilli ses sanatçisi ve kürd müzigi ustasi da Xerzan’li Garabet Khachaturian’dir.
Recep Marasli “Ermeni Ulusal Demokratik Hareketi ve 1915 Ermeni Soykirimi” adli eserinde Garabet Khachaturian’yla ilgili olarak bizleri bilgilendirir.« Kürt dengbejlik geleneginin ünlü ustalarindan Garabet Khachaturian’da tüm ailesini 1915 soykiriminda yitirmis bir Ermeni yetimidir, bir soykirim magdurudur. 1900 yilinda Xerzan’da dogan Garabet Khachaturian, Sultan II. Abdulhamid, Ermeni, Yezidi ve Asurlara yönelik katliam fermanini uygulamaya koydugunda yedi yasindadir. Köy yakmalar, toplu katliamlar ve tecridin günlük yasamin bir parçasi oldugu o günler için Garabet Khachaturian, "Hamidiye askerlerine her yerde ölüm melekleri de eslik ediyordu. Ana evladina sahip çikamiyordu. Hepimiz kiyamet gününün geldigini düsünüyorduk." diyor. 5 kisilik ailesini kaybettigi 1915 yilinin 1 Mayis gününü ise söyle anlatiyor." Önce köpeklerin sesini, sonra da kapi sesini duyduk. Tahta kapimiza çok sert vuruyorlardi. Kapiyi açmak için ben gittim. Silahli üç adam disarida duruyorlardi. Kürtçe konusuyorlardi. Herkesi, köyün asagisindaki dere kenarina götürdüler. Oraya baska Ermenileri de getirmisler. Hiç vakit kaybetmeden önce erkekleri, sonra kadinlari öldürdüler. Sonunda bir parça insaf vicdanlarina girdi ki, bizi biraktilar. ’Sakin kimse evine geri dönmesin!’ diyerek de çocuklari uyardilar."
Garabet Khachaturian ve kardesleri bir süre kürd köylerinde dilencilik yaparak açliga, ölüme karsi direnirler. Korkularindan dolayi Ermeni olduklarini söylemezler. Kürtçe bilmeleri kürdlerle diyalog kurmalarini kolaylastirir. Garabet Khachaturian ve kardesleri birlikte köy köy dolasirlarken kürd stranlarini da ögrenmeye baslarlar. Kiz kardesi on iki yasindayken, bir köylüyle evlenince Garabet Khachaturian’da o köy de çobanlik yapmaya baslar. Kilambêj-dengbêj, masalci, güzel sesli kisilerle karsilasir. Kürd gelenekleri arasinda yer alan ve özellikle hanedan meclislerinin vazgeçilmez zevklerinden olan ask ve diger konulari içeren destanlari siirsel bir sekil de dile getirme kültürü kürd sözlü kültürünü koruma imkani sunar.
Garabet Khachaturian, uzun kis gecelerinde, köy meclislerinde kilam-dengbêjlerin dinleyicisi olur. Zamanla sesinin güzelligi fark edilir. O da köy meclislerinde kilamlar söylemeye baslar. Kisa süre içinde Xerzan bölgesi köylerinde sahip oldugu sesin güzelligi, etkileyiciligi yayilir. Özel günlere davet edilir.
Soykirima, iskenceye tanik olan hassas insanlar ruhsal sagliklarini yitirirler. O ise ilaci tespit eder. Müzikle, soykirimin yarattigi travmanin etkilerini en aza indirmeyi basarir. Içinde demirbilyeye dönüsen aciyi kilamlarin, agitlarin etkisiyle eriterek, kusarak acisini hafifletir. Olaylari dengbêj olarak seslendirmesi kendisine iç rahatlamasi getirir, magdur, tanik olarak sagligini korumayi basarir. “Dengbêjlige basladigim zaman gizli gizli aglamayi biraktim. Aç kaldigimda, birisi bana haksizlik yaptigi zaman, hatta erkek kardesim on yasinda hastaliktan ölünce sadece stran söyledim.” diyor Garabet Khachaturian.
Bir Çigligin Yüzyili; Karapetê Xaço ’ isimli kitabin da Xerzan kürdlerinden Salihe Kevirbiri su bilgileri veriyor; « 7-8 yaslarindayken, Ermeni tehcirinde anne babasi Bileyder köyündeki evlerinin önünde kendisi, kizkardesi ve agabeyinin gözleri önünde kursuna dizilerek öldürülür. Seyh Said yenilgisinden sonra gelen idamlardan etkilenerek bir gece yarisi kendini Suriye sinirina vurur. Kamisli (Qamislo), Hesekê ve Beyrut’da yaklasik 20 yil yasar. Fransiz Ordusunda 15 yil parali askerlik (lejyonerlik) yapar. 1946 yilinda Sovyetler Birligi yönetiminin diasporadaki Ermenileri ülkelerine davet etmesiyle, karisi Yeva ve küçük oglu Serop ile birlikte 1946 yilinda gemi yoluyla Batum üzerinden Ermenistan’a gider. Ölene kadar Ermenistan Erivan’a bagli ‘Solxoza Çaran’ (Dördüncü Solhoz) köyünde çocuklari, torunlari ile beraber yasadi ve kendisini 2005 yilinin Ocak ayinda, 60 yil yasadigi Erivan’in Solxoza Çaran köyünde kaybettik» Müzik meslegi olmasaydi 105 yasina kadar dengbêjlik yapabilir miydi? Ölene kadar sosyal olaylari, tarihi seslendirmeye devam etti. Ederken bizlere de ögretti. Kürdçe okuyan diger ermeni ulusu mensubu müzisyenler gibi yokluk için de yasadi ve yoksul olarak öldü.
Aram Ilitch Khatchaturian (1903-1978)
Aram Ilitch Khatchaturian(ermenice:???? ?????????, rusça: ???? ????? ?????????) ermeni müzisyen ve kompozitör. Aram Khatchatourian Moskova Konservatuari’nda profesörü olur. Baslica eserleri; gayane, kiliç dansi, Spartacus ve Staline yazilan siirlerdir. Ayrica üç senfonisi, keman konçertolari ve bunlara iliskin yüzlerce müzik çalismasi mevcuttur. 6 Haziran 1903’de Tiflis’de dogar. 1 Mayis 1978’de ise Moskova da ölür.
Aram Khatchaturian’in babasi Eguia, Ermenistan’i 1870’de terk edip, Gürcistan’a yerlesir. Orada bir atölye kurar. Bes çocuk babasidir ve esi de müzik çevreleriyle iliski içindedir. Aram Khatchaturian dokuz yasinda piyano çalmaya baslar. Iki yil özel piano dersleri alir. Ilk defa onbir yasinda operaya gittiginde müzige tutkusu gelisir. Abisi Souren evlenip, Moskova’ya yerlesince, Aram ile diger kardesi Levon’u yanina götürüp üniversiteye yazdirir. Aram, Moskova Üniversitesi Gnessine Institüsü’ne kayd olur. Violensel derslerini alir. Orada esi Nina Makova ile de karsilasir. 1922’de ilk konçerto konserini verir. 1932’de eserlerinden biri olan üçlü klarnet, keman ve piyano için yorum yapar. Bu yorum büyük müzik ustasi Prokofiev’in destegini alir. 1933’de ermeni, kürd, gürcü, özbek danslariyla ilgilenir.
Ermenistan’da kürd dili 1921’den itibaren serbestir. 1920’ler de Daglik Karabag’in kendi kaderini tayin etme hakki Kizil Kürdistan’la birlikte ele alinir ve kabul edilir. 1928’de Leningrad Üniversitesinde Kürdoloji bölümü açilir. 1930’da Ermenistan’da Riya Teze adli kürdçe gazete çikarilir. 1936’da H.Çindi ve E.Evdal’in topladiklari Kürd Folklor Derlemeleri 127 parçadan olusur ve « Kürt halk ezgileri» adi altinda basilir.
Bu belgeler Kafkasya’da ki halklarin folklori müzigi ve danslari üzerine çalisan kompozitör Khachaturian için esin kaynagi olur. “Kürd gençlerinin dansi / Danse des jeunes Kurdes”, “Daglilarin dansi”, “Kürd besik ninnisi” kendisinin kürd etnomüzikolojisine hem biçim, hem de anlam açisindan en büyük katkisidir.
Khachaturian’in son dönemlerde basilan eserlerinde, CDlerin de « Kürd gençlerinin dansi, kürd besik ninnisi » isimleri tamamen silinmistir. Bu isimleri silenler ne yapmak istiyorlar? Bu gün sansür etkili olmadigi gibi yapanlar teshir oluyorlar. Kürd müzigini, bu insanin eserlerini yok etmeleri mümkün degil. Çünkü arsivler de örnekler mevcut. Ayrica internette yerlestirilen örneklerden de dinlemek mümkün. Aram Khachaturian’in “Kürd besik ninnisi- Berceuse” asagidaki adresten dinlenilebilinir. http://www.youtube.com/watch?v=ca1jQ4-zHLE&feature=related
Aram Khachaturian, 1920’de Ermenistan devletinin kurulmasini büyük bir heyecanla karsilar. 1943’de Sovyetler Birigi Kommünist Partisi’ne üye olur. Gayaneh, senfonileri, kürd folklorü üzerine yaptigi yorumlar son derece degerli sanat eserleridirler. O, müzikle, sanatla halklari birbirlerine tanitir, sevdirir. Sovyet rejimi komiserleri 1948’de onu “burjuva formalizmi” ile suçlarlar ve saldirilar gelistirirler. Bu saldirilar yeterli gelmemis gibi bu gün de onun insaa ettigi halklararasi dostluk köprülerini yikmak için birileri eserlerine sansür uyguluyorlar. Sansür ve soven girisimler bu üstadin düsüncelerinin anlasilamadigini, halen kabul görmedigini kanitliyor.
Kendisi; «Ben bu müzik çalismalarimda halkin onurlu ve güçlü sevincini vermek istedim. Yarattigim bu tür kompozisyonlar da halk benim yazili olmayan programimi duyuyor ve anliyor.»der. Halk kendisini anlarken, duyarken, zevkle dinlerken halk adina konustuklarini, üretiklerini belirtenler de onu sansürlüyorlar. Aram Khachaturian’in yapitlarinda Kürdlerin isminin silinmesi Aram Khachaturian’in emegine, düsüncesine saygisizliktir, hakarettir. Kürdleri sindirememnin de göstergesidir. Su adreslerde Aram Khachaturian’in parçalari dinlenilebilinir;
http://www.youtube.com/watch?v=ca1jQ4-zHLE&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=IvjgEYk07Q0
http://www.youtube.com/watch?v=u1kbMkoXdRc&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=Qmy2H2gAsVc&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=4dr_ztOPIzA&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=RlybzM3OnPs&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=jcfwHF2uG7c&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=lLWLmpnlnxA&feature=related
24- Hejare Samil, Diaspora Kürtleri.s.49, Peri Yayinlari
Not ; Portreler yazara, Sevê Evin Çiçek`in arsivine aittir. Izinsiz kullanilamaz. |
|