|
Nezir Akat: Ulus ve çözüm araştırması-8 |
2009-08-05 13:18 |
Nezir Akat info@mediakurd.com |
|
Isvecte diger azınlıklar
İsveç Finleri
Fince -uzun yıllardan beri yaklaşık olarak 700 yıl yani 1100-1809 arası bir dönemde, Finlandiyanın İsveç egemenliğinde olduğu yıllarda- Isveçte konuşulmakta olup hiç bir zaman bu dil Isveçte yasaklanmış bir dil olmamıştır. Finler ise bütün bu tarihsel süreçte İsveçte yaşamış ve kendi dillerini konuşmuşlardır. Buna karşılık aynı tarihlerde İsveçliler de Finlandiyada yaşamışlardır ve Finlandiyada Isveçeyi egemen ve resmi dil olarak kullanmışlardır.
"isveç finleri" ni Isveçli çoğunluktan ayıran faktörleri vardır. Nedir bu faktörler?
Irksal ayrı bir geçmişleri, ayrı dilleri ve ayrı tarihsel-ulusal kültürleridır. İsveç Finleri arasında kendi dillerini ve kültürlerini korumak ve geliştirmek için büyük bür tutku vardır. Bugün Isveçte 450 bin, birinci ve ikinci generasyonu kapsayan bir Fin azınlık nüfusu vardır. Bunlardan 250 bini kendi dillerini günlük yaşamda ve eğitimde kullanmaktadır.
İsveç Finleri İsveçte örgütlenmelerinın uzun bir tarihi gecmisleri vardır.1800 lerden başliyarak günümüze kadar değişik biçimlerde dil ve kültür alanında örgütlenmelere gitmişlerdır.
Fince 1500 lerden başliyarak günümüze kadar İsveçte konuşulan bir dildır. Fince Finland toprakları üzerinde 1800 lerın sonu ve 1900 lerın başina kadar konuşulmaz- ken Fince İsveç toprakları üzerinde konuşulan bir dil olarak vardı. İsveçin egemenliğinde olan Finland kendi topraklarında 100 yıllık bir süre zarfında dilini kullanmazken egemen ülke olan Isveçte bu dil konuşulur ve yaşatılıyordu.
Daha sonraki aşamalarda Isveçte konuşulan Fincenin Finland topraklarında Fincenın ulusal bir dil olmasındaki katkısı çok büyüktür.
Finler isveçte iki azınlık olarak kabul ediliyor. Bunlardan birincisi: birinci generasyon olarak kabul edilen ve kendilerini Fin fakat ayrı lehçeleri olan Finliler olarak tanımlayan- Tornedalinler yada meänkili-lilerdır.
Bunlar Isveçin bellirli bölgelerınde yaşayıp o bölgelerde azınlık statüleri vardır. İkincisi ise hem birinci hem de ikinci generasyonu içine alan geniş kapsamlı Finlerdır ve Isveçin değişik bölgelerınde yaşamaktadırlar, bunlar da ulusal azınlık olarak kabul ediliyor.
Yasal prosedür
İsveç parlementosu 1999 da ulusal azınlıklarla ilgili ve çok kültürlü,çok dilli,çok dinli bir toplum olduğu- mozaik bir toplum olduğuna- dair karar aldı. Bu tarihten itibaren fince resmi bir statüye kavuştu. Buna göre fince bellirli bir azınlığın dili ve Isveç Finleri de bir ulusal azınlık olarak kabul edildi.
İsveç hükümeti azınlıklarla ilgili politikası, AB bakanlar kurulunun azınlıkları koruma konvensiyonu olarak ortaya çıkan belgenın içeriğini kabul etmesi ve bağlayıcılığı konusunda imzalaması ile bu haklar resmileşmiş ve uluslararası bir nitelik kazanmıştır. 1 temmuz 2000 tarihinde Isveçın kabul ettiği konvensiyon, -AB bakanlar kurulunun gözlemciliği ve himayesi altında gerekenlerın yapılması için çalışmalari- yürürlüğe sokmuştur. AB konvensiyonunun devletler ve uluslararası insan hakları sözleşmesi ve üye devletlerin ulusal hakları sözleşmesine bağlı olarak kararların uygulanmasını gerekli kılıyor.
Isveç parlementosu, aldığı kararların ruhuna uygun olarak, bütün Isveç vatandaşlarına azınlık hakkları ve azınlık dilleri hakkında bilgi verilmesi ve toplumu buna hazırlaması zorunluluğunu getıriyor.
İsveç Fin delegasyonu
Bu delegasyon bir Fin kurumu olarak Isveç´te yasallık kazanmıştır.
Delegasyon kendi amacını şöyle tanımlıyor:
İlk başta finceyi korumak ve geliştırmek. İsveç Fin´lerın ulusal azınlık olarak statülerini güçlendırmek ve statüsünü belirlemek, İsveçte fin kültürünü Fin ve Isveç Finlilerın tarihsel kültürünü temel alarak korumak ve geliştırmek, Fin dilinden kurum ve kuruluşları kurmak ve Finceden devlet kurumlarında hizmetın verilmesini sağlamak, yürürlüğe sokmak, Bilinçli bir Isveç Fin azınlığını güçlendirmek olarak veriyor. Delegasyonun bu amaçlarla ilgili plan ve programı devlet tarfından kabul edilmiş olup yürürlüğe girmiştir. Bu program İsveç finleri tarafından da resmi olarak onaylanmıştır.
Tornedalinler veya Meänkieli
Bu grup 1809 da Finland ve İsveç sınırları belirlenırken İsveçin kuzeyınde Torne (İsveç) ve Muoni (Fin) ırmakları arasındaki bölgede kaldılar. Tornedal-torne ırmağı vadisi anlamında kullanıllıyor- Bu bölgede kalan Finler, Samer (laponlar) halkıyla birlikte çoğunluk dili meänkieli ve laponca olan bölgede yaşadılar. Bu bölge her zaman çok dilli çok kültürlü bir bölge olarak bilinir. Bu bölgede Isveçliler, Finler, Tornedalinler ve Samerler birlikte yaşamaktadırlar. Mozaik bir bölge olarak tanımlanır. Azınlıklarin coğu bu bölgede yaşamaktadırlar.
Tornedalinler kimlerdır?
Kendilerini Finli fakat ayrı lehçeleri olan meänkieli olan bir dilleri ve bölgeleri olan Torne vadili bir ulusal azınlık grubu olarak görüyorlar. Tornedalinler kendilerini bir ulusal azınlık olarak bölgelerini de Torne Älv vadisi civarında yaşiyan bir grup olarak görmektedırler.
İnsanın ulusal-etnik yapısı, onun dilindeki derin gizeminde yatmaktadır. Torne vadisinde hem isveçliler hem de tornedalliler yaşamaktadır. Fakat bu bölgede Fin lehçesi olarak bilinen Meänkieli hem Finceden hem Laponcadan hemde Isveç´çeden ayrı bir dil olarak vardır. Bu halk laponlarla iç içe bir yaşam sürdürmektedırler. Bir çok yerde aynı bölgeyi paylaşıyorlar. Kültürleri birbirine karışmış, birbirlerini etkilemişlerdir. Dilleri ve kültürleri ortaklaşa paylaştıkları yerler vardır. Bugün birçok tornedalin kendilerini Samer olarak tanımlarken aynı şekilde bir çok Samer de kendilerini tornedalin olarak tanımliyor. Tornedalinler dört dil konuşurlar. Kişinin oturduğu bölge ve kente bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Bu diller Fince,Isveççe, Laponca ve Meänkieli olarak bilinir.
Meankieli Fincenın bir lehçesi olarak görülürken 1999 da Isveç parlementosunun azınlıklarla ilgili aldığı kararla Meankilei Finçenın bir lehçesi değil kendi başına bir ulusal azınlık dili olarak kabul edilmesiyle bu dilde yeni bir süreç başladı.
Yahudiler
Isveç´e İlk Yahudi akımı 1600 lara rastlanır. 1685 yılında Yahudilerın yasal olarak kabülünden sonra Yahudiler 1775 yılından basliyarak kendi Sinagog ve diğer dini kurumlarını kurmaya başladılar. Bu süreçten sonra ise Yahudiler yerleşik halk olarak kabul edildi.Yahudilerın kendilerıne has dilleri,dinleri ve kültürleri vardır ve bu özellıkleriyle çoğunluk olan Isveçlilerden ayrıdır. Asıl dilleri Ibranice olmasına rağmen Isveç Yahudilerın kendilerine has bir diyalektiği vardır ve bu diyalektiğe de Yıdış-yudiş diyorlar. Bu lehçeyi bir çok Amerika ve Avrupa Yahudileri kullanıyor.
İkinci dünya savaşından önce Yıdiş kültürü gelişme içindeydi. Fakat ikinci dünya savaşı sonrası dönemde bu lehçe sekteye uğradı. Yahudi jenosidi Almanya ve Rusyada bu lehçenın duraklama dönemine girmesini getırdi. Isveçteki Yahudiler ise hem İbraniceyi hem de Yıdışi konuşurlardı. Isveç´te Yahudiler kendi dillerini ve kültürlerini geliştırebilecek koşullara sahiptiler. Bugün Isveçte Yahudilerın nufusu yaklaşık olarak 25.000 dır. Çoğu Stockholm, Malmö ve Göteborg de yaşıyorlar.
1945 te açılan Meclisleri Yahudilerın ulusal sorunlarıyla ilgilenmeye başladı. Dini sorunların dışında Yahudilerın sosyal sorunlarıyla da ilgilenen bu meclis devletın yardımını aldı. Yahudilerın okulları, kütüphaneleri,dergileri, tiyatroları,matbaaları ve gazeteleri vardır ve bütün kuruluşlar devletten yardım alarak çalışmalarını sürdürüyorlar.
Yahudiler 1999 da diğer azınlıklar gibi, kendileri de ulusal azınlık olarak kabul edildi. Bugün Yahudiler Isveçte yasal ulusal azınlık olarak kabul edilmiştır.
Yıdış diyalektiği 900 li yıllarda ortaya çıktı. Roma İmparatorluğu döneminde m.ö 300 yıllarında yahudiler Avrupanın bir çok yerinde görünmeye başladılar. Çok sayıda yahudi İspanyada 750-1000 yılları arasında yaşıyorlardı. Ispanya Yahudileri özel bir dil konuşurlardı. Ladino- yada diğer bir ismiyle İspanya yahudi lehçesi- Bu arada çok sayıda Yahudi aynı zamanda Fransa ve Almanyada yaşiyorlardı.
İşte Yıdiş dili Rehn bölgesi etrafındadaki Yahudilerın konuştuğu dil olarak 900 yıllarda ortaya çıktı. Yahudi dili Isveç yahudileri arasında 1870 ten başliyarak günümüze kadar devam etti. Bugün Yıdiş dilini kullananların çoğu yaşli insanlardır. Bu dil giderek yeni nesil arasında konuşulmaz oldu. Bu dili ikinci dünya savaşında Isveç´e gelen yahudilerın ve özellikle 1950-60 lı yıllarda gelenlerin konuştuğu bir dildır.
İsveç devleti bunun için kaybolmakta olan bir dili Isveçte yasalar nezdinde korunmasını ve gelişmesini güvenceye bağladı. Bu dili konuşan yahudiler çok dilli yahudilerdır.Hem Yıdiş,hem Ibrani hem de isveç´çe konuşurlar.
ROMER
14 kasim 1996 da icisleri bakanı tarafindan, Romer`lerin Isvec´teki durumunu raporlayıp meclise öneri vermesi icin bir komite kuruldu. 29-kasim 1996 tarihinde 12 sivil ve devlet kuruluşu ile ulusal konularla ilgilenen 3 bakanlık ve romerlerin (çingene) 4 tane kuruluşları yanyana gelerek ortak bir komite olusturdular.
Komite ”Isvec Romerleri” adli ortak bir rapor hazırladı. Raporun amacı Romerlerin durumunu iyileştirmekti.
Bu arada 1997 nin sonunda kurulan azınlıklar komitesi, ayni zamanda Romerlerin de durumunu ele alarak onlarin da azınlık statusunde görulmelerini öneriyordu. Tabii ki bu öneri ilk etaplarda baska formlarda önerildi. Ilk basta romerlerin durumu özetleniyordu ve kendilerine yapilan haksızlıkları gidermek icin önlemler alınmasını öneriyordu. Bir etnik halk grubu olarak yaşamını idame etmesi icin Romerlere olanak hazırlanmasi öneriliyordu.
1999 da Isvec parlementosunun aldigi kararla birlikte diger azınlıklarla birlikte Romer (çingene) ler de azınlık statusune kabul edildiler.
Tarihcesi
Bir cok nedenlerden dolayi ulkelerini ( Hindistan ve Pakistan) birakmak zorunda olan çingenelerin, Avrupaya gelişleri uzun bir süreçe tekabul etmektedir. Romani dili Hindi ve Pancabi dileriyle bir yakınlığı vardır. Farsça ve Kurdçenin bu dilde rastlanması ise Romerlerin Hindistandan, Iran ve Kürdistan uzerinden Ermenistan´a oradan da Yunanistana geçmelerinden kaynaklanıyor olmasıdır.
Kreta Yunanistan adasında yapılan araştırmada daha 1322 de Romerlerin kalıntılarına rastlanmıştır. Yunanistandan başka Avrupa ulkelerine yayıldılar. Kimileri ise Balkan bölgesinde kalarak orada değişik biçimlerde degişik ülkelerde yaşadılar.
1800 tarihlerde büyük bir romer grubu o zamanin ismiyle Valakiet ( Romanya ve Belçikanin bir kesimi) Romerlerin iki büyük gurubu, kalderasha ve Lovara yuzyıllarca bu bölgede yaşadilar ve oradan ayrilmaya ve göç etmeye basladilar. Kimileri yakın göçebe şeklinde komşu ülkelere giderken kimileri uzun vadeli bir göçmenliği hedef alarak uzak diyarlara göç etmeye başladılar. Geçimleri bilindiği gibi falcılık, at yetiştirme, müzik ve dans gibi çeşitli işbölumlerinden meydana geliyordu.
1920 yıllarında Avrupada Romerlerin dernekleri kurulmaya başlandı. Fakat ikinci dünya savaşı onların gelişmelerini engelledi. Faşistlerin zulmune ugrayan diğer etnik ve dini gruplar gibi Romerler de nasibini alıyordu. Bir kaç ülkede bunların sonu getirildi. Bir travma yaşandı ve halen bugünkü nesil dahi bu travmayı unutmuş değildir.
Avrupa konseyi tahminlerine göre Avrupada 8-10 miljon arasında Romer yaşıyor. çok büyük bir grup Romer Avrupayı terk ederek USA ve Kanada ile Latinamerika ve Avusturalyaya yerleşmislerdir.
1990 da uluslararası insan hakları kuruluşları romerleri mercek altına alarak durumlarını değişik biçimlerde dünya kamuoyuna duyurdular. BM re, AB ve bir cok ulusal hukumetlere bir cok öneri yapıldı. 1993-1994 AB ligine yapilan önerilerde , Romerlerin ülkeleri olmadığı için Avrupada Romerler azınlık statusune kabul edilmeleri gerektiğine vurgu yapılıyordu. |
|