|
Ibrahim Malgir: Barış sloğanı atanlar |
2009-08-05 13:50 |
Îbrahîm Malgir info@mediakurd.com |
|
(Not:Bu makale ilk defa serwext.com, 2009-05-24 01
de yayınlanmıştır)
Son zamanlarda herkes barış sloğanı atmasına rağmen, kimin bu konuda ne kadar samimi ve ısrarcı olduğu pek açık değil. Çünkü barışı savunmak, herhangi bir koşula kendini bağlı hissetmeden, barış için ısrarcı olmak gerekir ki, bu konuda sağlıklı ve kalıcı bir sonuç alınabilsin.
Elbette, her iki taraftan da, çeşitli adımlar atılmasını beklemek ve bu konuda ısrar etmek normaldır. Oysa barışı isteyip, barış ortamını zedeleyen durumun sürmesinde önemli bir etken olan, bazı şeyleri yukuşa sürmek barışı engeller. Mesela, barış anlaşması gerçekleştikten sonra, silahları bırakmak ve barışçı siyasi ortamın sağlanması için, kürtlerin ulusal hakları kanun çerçevesinde güvence altına almak ile barış gerçekleşir. Aksi halde eski durumun kalıntıları ortadan kalkmaz.
Barışın sağlanması, iki savaşan tarafın olumlu niyeti ve bu konudaki, istek ve somut adımları atılmalarıyla mümkündür. Bu nedenle hükümet tarafından, gerekli kanuni işlemlerin hazırlanması gerekir. Öte yandan, bu gün savaşan güçlerin yani, gerilaların sivil duruma veya benzeri hale gelmeleri için, isteklerini gerekli yerlere götürerek, diplomatik bir şekilde halletmeye çalışmalıdırlarlar.
Elbette çevreden çeşitli isteklerde bulunacak bazı insanlar ve gruplar olacaktır. Örneğin, atılacak adımların güvencesinden şüphe edenler olacaktır ve bu nedenle silahların bırakılmasını doğru görmeyenler olacaktır. Böyle bir gerekçeye yer vermemek için, barışın güvenilir bir şekilde sağlanması gerekir. Ama herkesin istek ve katkı biçimleri aynı değildir. Bazıları pozitiv bir katkı yapmak isterken, diğerleri ise, ne savaş halinde meselenin çözülmesi için katkıda bulunmuş, nede halen bu meselenin çözüm noktasına gelindiği bir süreçte bile, çözüme değil katkı, çözümsüzlük ortamının devam etmesi için, çabalar sarf etmektedirler.
Barışı sağlamak kolay değil, ama o, imkansız da değildir. Barış bir mücadele biçimidir, ‘elma piş, ağzıma düş’ ile gerçekleşmez. Bunun, yani barışın sağlanması , istek, çaba ve sabır ile mümkündür. Savaşla sağlanamıyan bir çözüm, neden barış metodları denenerek sağlanmaya çalışılmasın?
Barışı engelleyen zihniyet bellidir. Bu zihniyetin pratikteki çabaları da bellidir. Bu zihniyetin görüldüğü yerde taviz vermeksizin, barış için ısrar ederek yola devam etmek lazım. |
|