|
iMAGe: BİR EŞKİYA'NIN ARDINDAN. |
2013-07-28 11:59 |
|
|
BİR EŞKİYA"NIN ARDINDAN... "Gül veren elde kokusu kalır." x Sınırsız hesap sordum, sınırsızca hesap veriyorum. Herkes olmasa da BİR bana "deli" dedi.ve BİNLER"e göre "deli" görüldüm. Sahi ben akıllı mıyım? Çok düşündüm. Yanıtım -her defasında- hayır, oldu. Sahi akıllı olmak nedir? Kimilerine göre: "işinde gücünde olan, ev ile işi arasında mekik dokuyan, her söylenene, kafasını emme-basma tulumba gibi sallayan, etliye sütlüye dokunmayan, halkalı bir köle olarak çalışıp emekli olan, eşine koca, çocuklarına baba olandır..." Peki bunların zerresi bende var mıydı? Yine yanıtım; hayır, oluyor. Lakin, her hayırda hayır, var. Ben düzence makul adam olamadım, koca olamadım, baba olamadım. Ne oldum? DELİ.. Gerçekten de öyle. Çünkü bu asırda, bu ülkede ve bu halkın evladı olarak -kelle koltukta- devrimci olmak: Tek kelimeyle DELİLİKTİR!.. x Snırsız hesap sordum, sınırsızca hesap veriyorum. 1977"lerde Kızıltepe"de parti temsilcisyken; Ömerli"de öğretmenlik yapan H.E adındaki arkadaşıma bildiri yolladım. "Bunları Ömerli"de dağıt!" dedim. Ve ben dağıttığını sanıyordum. Tam 40 yıl sonra kendisiyle İstanbul"da konuştum. Bana: "Şükrü sana samimi bir itirafta bulunayım. Bana gönderdiğin o bildirileri dağıtmadım. Sobaya atıp yaktım" dedi. Ve ardından güldü. Ben de kendisine gülerek; "iyi yapmışsın" dedim. x 1984"lerde 35. koğuşta beraber kaldığımız bir hemşerim T.Y ile İstanbul"da konuşuyoruz. Bana: "Şükrü sana bir sorum var ve bunu senden asla ummazdım." "Buyur. Sor" dedim. "Siz 35.koğuşta sucuk kızartıp yiyordunuz. Bunu sorduğumda sorumlu Şükrü"dür, dediler. Nasıl böyle bir şey yaparsın? Bize niye vermediniz?" dedi. Ben ona açıkladım. "Doğrudur. Biz 4. Katta 20 kişi her gece tunel kazıyorduk. Yanlız sucuk değil, bal da yiyorduk ve ben hayatımda ilkkez balı kaşıklayarak o zaman yedim. Nasıl yemiyeyim ki tunelin geliş ve gidişi 120 metrereyi buluyordu ve tüm çalışanlara bunu veriyorduk. Başka türlü çalışamazdık. Sucuk kızartma işi benim değil, onu Verdi yapıyordu. Özelliklere diğer katlara ne sezdirin, ne de kokunun gitmesini hissettirin demiştim. Bu konuda suçlu Verdi"dir. Size diğer yiyecekler serbestti. Ama tunelde çalışanlara özel kumanya vardı. Sen de orda olsaydın sen de yiyecek ve çalışacaktın," dedim. İkna oldu ve özür diledi. x Diyeceğim ben; Snırsız hesap sordum, sınırsızca hesap veriyorum. Geçen gün değerli hemşerim Mehmet Özalp"in bahçesindeydik. Yanımzıa kıza boylu biri geldi. Adının Hacı Sabri olduğunu söyledi. Ve hoş-beşten sonra; "Xoca sana bazı eleştirilerim var" dedi. Dinledim. Tek tek anlattı. En önemli eleştirisi ise dayısı Osmanê Gewrê ile ilgili olanıydı. "Sen Koçero"yu anlatırken dayım Osmanê Gewrê"ye haksızlık yaptın. Onun çapkınlık durumu vardı. Koçero ile arasının açılması kadın meselesi değildir. Gewrê onun sevgilisydi. Anası değildi. Ona Osmanê Gewrê denmesinin sebebi sevgilisinin adı GEWRÊ"ydi." x Eğer Hacı Sabri dayısı Osmanê Gewrê"yi bana anlatırsa; o ünlü eşkiyayı yazarım. 25 yılını dağda geçiren bir insan Osmanê Gewrê. Ama bana anam, veya ninem öyle anlatmıştı. Ben eşkiya masallarıyla büyüdüm. Bir suçlu varsa ben değil, bana anlatanlardır. Ama benim onları da düzeltme hakkım ve gücüm var. İşte hikaye budur. Bu nedenle Osmanê Gewrê"ye de haksızlık etmişsem, anam ve ninem adına özrümü sunuyorum. Ve Heci Sabri gel bana dayısını anlatsın, yazayım. Ben SINIRSIZ HESAP SORDUM, SINIRSIZ DA HESAP VERİYORUM. İnsanlara hesap sorma hakkını vermenin mutluluğunu yaşıyorum. Yaşadığım sürece herkes benden hesap sorabilir. Ben, BANA YAPILAN İYİLİĞİ DE; KÖTÜLÜĞÜ DE UNUTMAM!.. UNUTAN NAMERETTİR!.. 20 Temmuz 2013 Almanya/Essen Xoca |
|