|
Bozo´nun dünyası... |
2016-12-22 08:10 |
|
|
(Not:Bu yazımda bazan kürtçe kelimelerini sıkıştıracağım Yazı dili ile oynayacağım. Jargon kelimeler kullanacağım. Bazen de diyalog arasında küfürler de yerleştireceğim. Afinızı isterim. Tüm maksat bunlar yazının tuzu-biberi olsun diye) Benim gibi köy geleneğinden gelenler aşağıdaki yazacağım senaryoyu mutlaka görmüştür. Bir çoban düşünün. Adını çoban Heso koyalım. Oturmuş öyle yemeğini yiyiyor. Koyunları da öyle molasındalar. Bozo denilen sadık köpeği karşısında diz çökmüş. Çobanın yemek yiğişini seyrediyor. Çobanın her zamanki gibi çok basit öyle yemeği var: Ekmek, peynir, soğan, vs. Bir de bir et kemiğini ekleyelim bu sofraya. Işte Bozo bu et kemiğine yanıyor. Ama çoban Heso Bozoya bu et kemiğini öyle kolay kolay verme niyeti yok. Heso bu kemiği habire kemiriyor. Bozo ise adeta çıldırıyor. Bozo kendi kendine düşünüyor: Yavo bu herif sanki et kemiğini kemirme okulundan mezun olmuş. Ne kadar insafsız. Bencil ve egoist herif. Pisikopat. Vicdansız. Biraz beni düşünsene! Ne olur hey egoist oğlu egoist. Ancak Bozo Çoban Hesonun umurunda değil. Heso habire et kemğini kemiriyor. Adeta suyunu çıkartıyor bu kemikten. Bozo, kendi kendine düşünüyor: Bu bencil gözü doymaz herif beni görmüyor. Pinti Hesoya görünmek için kalkayim yavo. Yalvarmak gerek. Başka çarem yok. Bozo yerinden kalktı kuruğunu salladı. Bu hareket Hesonun kıcığına gitti. Ve hemen: Git oradan pis Bozo. Nedir yani? Bu et kemiğimi mi istiyorsun? Nah yersin! Ve Bozoya bir taş attı. Taş az daha Bozonun kafasına düşüyordu. Bereket versin Bozo bu sefer kurtuldu. Ve kendi kendine dedi: Bu manyak Heso sadece kendini düşünüyor. Az daha kafamı kıracaktı. Inşallah o kemik ağzında kalır. Boğulursun. Eşek oğlu eşek Heso. Sonra: Kafasında dünyanın en ağır küfürlerini Heso için sıraladı. Sonra gidip biraz ötede oturdu. Kafasını her iki ön ayaklarının üstüne koydu. Masum masum kaderini bekledi. Bu arada gözü aç Heso yemeğini bitirmiş. Kemiğe bir daha göz attı. Kemikte can diye bir şey kalmamıştı. Ama gene de baktı. Ne olur ne olmaz diye düşündü. Sonra Bozoya baktı. Sanki bu et kemiğini isyiyor mu sun demek istiyordu. Bozo onun bu düşüncesini hemen anladı. Ve kuyruğunu sallayıp sanki: At bakalım o kemikte et eseri kalmış mı?
2 Heso et kemiğini Bozoya fırlattı. Bozo onu yere duşmeden yakaladı. Biraz öteye gidip et kemiğini birazz yokladı. Ne görsün kemikte etin hiç eseri kalmamış. Ama: Olsun, dedi kendine. Ne yapalım kaderimiz. Sahibimize bağlılığım, sadakalığım var. Bu köle işi okadar kolay değil.
Bu arada Hesonun gaddarlığını biraz azaltalım. Ona biraz vicdan aşılamak istiyorum.
Bunnun neticesinde Heso kendi kendine düşündü: Yawo ben ne kaddar nankörün biriyim. Bu zavallı Bozoyu az daha açlıktan öldüreceğim. Ve Heso Bozoya büyük bir ekmek parçasını firlattı. Bozo ne olduğunu anlamadı. Gözlerine inanamadı. Kendi kendine: Yawo Heso bugün kafayı yemiş. Neden bana fazladan ekmeğini veriyor. Anlamadım. Acayip bir şey. Benim bildiğim Heso dünyanın en pinti herifidir. Inşallah bunda bir hayır vardır. Ve ekmeği afiyetle yemeğe başladı.
3 Böylece bir yıl geride kaldı. Heso bu yıl içerisinde Bozoyu bazan tok bazan aç bıraktı. Bir yıl sonra hemen aynı zaman ve mekanda. Bozo gene diz çökmüş. Çoban gene öyle yemeğini yiyiyor. Koyunlar her zamanki gibi öyle istirahatlerindeler. Her şey yerli yerinde. Ancak sadece bir değişiklik var. Oda çoban Hesonun yerine başka bir çoban var. Adi Hirço Qaso. Bozo onu dikkatle izliyor. Ilk görünüşte Bozonun dikatini çeken iki nokta var. Biri bu yeni çobanın çok büyük kulakları var. Saç da tüm alnını kaplıyormusş. Hemen hemen alın diye bir şey kalmamıştı. Alnın tamamında saç türemişti. Ikincisi ve Bozo için en önemlisi: Hirço Qasonun kepçe gibi büyük ağzı. Bozo kendi kendine söyledi: Hele bu yeni çoban herfin ağzına bak. Ne kadar büyük. Alimallah boldozer kepçesine benziyor. Desene yandık. Wallahi bu agız artık kemikleri de birden yutar. Ben de avucumu yalarım. Ayı oğlu ayı!
4 Biden Hırço Qasonun gözü Bozoya ilişti. Bozonon masum-masum bakışı onun kıcığına gitti. Bozoya hemen bağırdı: Ulan ne pis-pis bakıyorsun lan! Defol buradan. Gözüm görmesin seni. Zaten seni sevmedim. Bozo onun kızdığını hemen anladı. Ve oradan biraz öteye gitti. Kafasında onun bu sözlerine karşılık verdi: Ulan pis-oğlu pis sen ve senin 777 sülalendir. Kanı bozuk. Senin tipin zaten kıcık. Sana ne yaptım malmîrat. Sonra kendi kendine söylendi: Yawo bu çoban milletine ne oldu. Benim bildiğim çobanlar sakin, vicdanlı insanlardır. Yardimsever ver sevecendirler. Benimkiler tam tersidirler. Pisikopat, ahmak, namussuzdurlar. Vicdansızlar bunlar yawo. Bunlar kafayı yemişler. Allah topunun belasını versin. Amin. Hırço Qaso yemeğini bitirdi. Geride ekmek kırıntılkları bile bırakmamıştı. Ağaçtaki kargalar bu ekmek kırıntılarını bekliyorlardı. Bozo onlara baktı. Ve dedi: Walla bu herife kalırsa birzler toptan açlıktan ölürüz. Ne size yem ne de bana bir şeyler bırakıyor. Bu vicdansız herif. Hayvan oğlu hayvan. Bizler avucumuzu yalarız. Adam resmen aç gözlü. Ağzına bakın, ağzına. Ağzı su aygırınkilerinden dah büyük. Allah bu ağzı kilitlesin. Bir daha açmasın. Inşallah. O zaman kurtuluruz bu manyaktan. Hepiniz Amin deyin ulan! Hırcho Bozoya bir göz attı. Tekrar bağırdı: Yakınımda oturma ulan. Kıcık kapıyorum senden! Git uzakta otur. Pis herif. Bozo kafasında: Pis herif senin anan ve babandır. Dedendir. Ker ve ayı oğlu ayı da üstünde.
Devamı var. |
|