|
Amerika ve kürt "enayi" tipleri (!?)” |
2013-06-11 16:28 |
|
|
Dr.Cuwan Heqi
Bu yazımda, nasıl ki daha önce bir türküden önce bir "gazel" okunur, misali, aynen öyle, önce biz "kürt" tipleri üzerine bir "gazel" yazmak istiyorum.
Bilindiği gibi, biz kürtler eskiden hep "öz gücümüze güvenelim!", dedik.
"Dünyayı kendi öz gücümüzle değiştiririz, Alimallah!" diyorduk.
Tam böyle düşünürken üç tane özgüç geldi, çaktı karşımıza.
Biri, Sovyet komunist gücü.
Digeri karşı taraf, yani Amerika kapitalist gücü.
Ve ortanca güç, malümunuz çin gücü. Ve başladık bu üç güce sıkkı-sıkkıya sarılmaya.
Umut bağlamaya. Herbirimiz bu üç güce güvendik.
Medet umduk.
Ve çoğu zaman bu güçlere kul köle olduk.
Salavat getirdik.
Uğrunda öldük, dirildik. Bu güçlerin iktidarı için kendimizi feda ettik.
Solcu olduk.
Vurduk sağcıya.
Sağcı olduk.
Illallah dedirttik solcusuna.
Sonunda ne elde ettik?
Ne bu güçler bize güç kattı.
Ne bizler kendimize özgüç kattık. Hani "özgücümüze güvenelim!" dedik.
Malesef, o öz gücümüze güvenimiz ortalıktan toz-duman oldu.
Yani anlayacağınız bu güven "arazi" oldu.
Ortalıkta tüyü bile görünmez oldu.
"Bok uğruna gitti bizim Şemsettin!" misali olduk.
Ve bizlerin kazanç hanesine kocaman bir sıfır yazıldı.
Kaybedilen insanlara, ömüre, zamana yanıyoruz bugün. Nedenini mi istiyorsunuz?
Yazayım, pratık yaşamımdan.
Bir psikiyatri doktoru olarak:
gerek meslek veya özel yaşamımda, birçok ulus, etnik grup ve milletlerden insanlarla karşılaştım.
Kürdü, arabı, türkü, farsı, afrikalısı, asyalısı, amerikalısı, avrupalısı...
Ne desen, hepsini gördüm, karşılastım.
Sohbet ettim.
Sonuç olarak bütün milletlerden:
Akılısını gördüm.
Yağcısının yağıyla kavruldum.
Uyanığın uyanıklığına kapıldım.
Yalan söyleyen müslümanını, gavurunu gördüm.
Hilebaz, sahtekar, dinsiz, imansız ve kitapsızıyla karşılaştım.
Arada bir vallahi, Kur´an, Incil çarpsın:
Dürüstünü, safını, masumünü dahi gördüm. Ve:
"Hay Allah, böylelerin nesilleri hala tükenmemiş!"
Dedim, kendi kendime.
Tabi ki pisikopatlarla hemen hemen hergün karşılaştım.
Ve karşılaşıyorum.
Onların topluma nekadar acı çektiklerine şahit oldum.
Oluyorum.
Fakat hiçbirisine aldırış etmedim.
Etmiyorum.
Hepsini "es geçtim, boş ver dedim".
Varsın olsun, dedim, diyorum.
Bunları her toplumun mozaiği olarak saydım.
Ancak…
Ta ki enayisi ile karşılaşığımda "Stop!"
Dedim, kendi kendime.
Ve burada hep düşündüm:
"Yavo, enayilik hep "biz kürtlerin" payına mı düşüyor!
Diye sayıkladım.
Yani "kürt insanından" daha enayi bir insan tipini görmedim.
Kur´an çarpmazsa, Incil, Tevrat, Zebur çarpsın.
Yemini-Billah doğru söylüyorum.
Isterseniz beraber sayalım "kürt" enayiliğin bazı özelliklerini:
Patolojik saflık.
Düşmana kul köle ve dalkavukluluk.
Kendi insanına kan düşman.
Kürt birliğine baştan beri düşman, yokum diyor.
Düşmanın birliğine canu gönülden gönüllü seferber.
Sürekli saf değiştirip korucu veya cahş olmaya her zaman aday.
Anasını, babasıni, en yakın arkadaşını, dostunu dahi düşman "aferin desin!" diye ona ispiyon eden; onları arkadan hançerleyen. Düşmanın avına, tuzağına defalarca takılıp hiçbir zaman ders çıkartamıyan.
Kendi insanına haset mi haset; fesat mı fesat. Ve son olarak kendini geleceğe, güncel siyasi yaşama göre yenilemeyen, ayak uyduramayan; hep arkadan topallayan, tipe sahip "kürtler". Enayiliğin başka özelliklerini saymama gerek var mı?
Gerisini size bırakıyorum.
Ve bu nedenle kürdün gelecek için hedefi hep: "Köleliğe devam!" olageldi.
Kısacası, eğer "kürt insanının" özellikleri,
enayiliğin özelliklerinin izdüşümü degilse,
sizce nedir acaba? Karar sizin.
Neyse uzatmayalım, "gazel"i.
Ancak enayiliğimize de son vermenin de zamanı geldi.
Enayiliğimizi devam etmek artık demode oldu.
(mediakurd.com 2009) |
|