|
Yaşar KARADOĞAN: TESİR AJANLARI VE KÜRD HAREKETİ |
2012-03-06 09:16 |
|
|
‘Tesir ajanları’ diye bir kavram ve birim vardır istihbaratta.
Son zamanlarda bunun üzerinde düşünüyor, çeşitli kaynaklardan öğrenmeye, buna göre de yorumlamaya çalışıyorum.
Tesir ajanları ile ilgili olarak şöyle bir tarif var:
"etki ajanları kısa bir ifade ile bir toplumun veya mekanizmanın algılarını etkileyerek, bireylerin ya da kitlelerin istenilen şekilde davranmalarını sağlamaya çalışan tetikleyicilerdir."
Necip Hablemitoğlu bu ajanları profesyoneller, satın alınabilir aydınlar ve sempatizanlar olarak üç kategoride değerlenlendirir.
Bunu en iyi istihbaratçılar,toplum mühendisliği yapanlar bilir.
Dışilişkilerde bunun adına lobicilik de denebilir.
Her sektörün kendine özgü ‘tesir ajanları’ vardır.
Dolayısıyla her istihbarat örgütünde ‘tesir ajanları’nın sevk ve idare edildiği, eğitildiği merkez veya merkezler vardır.
‘Think Thank’ kuruluşları veyahut ‘brain storm’ denen çalışmalar da bu çerçevede değerlendirilebilir.
İğneli bir fıçı durumunda olan Kürd hareketi ‘tesir ajanlığı’nın hedefinde olan en önemli politik alanlardan birisidir.
Kürdlerin, potansiyel müttefik olabilecek güçlerle arasının bozulma çalışmaları ‘tesir ajanları’nın ana alanlarından birisidir.
Bir diğer alan ise Kürd siyasi taleplerinin muğlaklaştırılıp, bulanıklaştırılıp, manipüle edilmesidir.
‘Tesir ajanları’ Kürdler arasındaki anlaşmazlık ve çelişkilerin fiziki çatışmaya dönüşmesi için büyük çaba gösterirler.
Tesir ajanları Kürdler arası ilişkilerde mutlaka resmi ideoloji için ‘kazaınlabilecek’ ya da stratejik anlamda daha ‘az tehlikeli’ olandan, olanlardan yana olurlar. Kürdlerin toplumsal bir değişim sürecine girmemesi için çabalarlar.
Kendilerini Kürdler nezdinde ‘akil adam’ olarak kabul ettirmeye çalışırlar.
Kürd hareketi içinde,daha çok da PKK ve MİT organizasyonu olduğu ‘deşifre’ olan KCK vesair yapılar içinde herhalde sadece tek bir istihbarat örgütüyle ilişkili tesir ajanları yoktur.
Yani birden fazla istihbarat teşkilatının elemanları veya ilişkileri vardır.
Yine konumuza dönelim...
Tesir ajanları Build up Material (Yemleme) de yaparlar yeri geldiğinde mutlaka.
‘Yemleme’ nedir?
İstihbarat lügatında şöyle tarif ediliyor:
Build up Material - Yemleme Malzemesi - Bir istihbarat servisi tarafından, karşı servise aktarılmak üzere bir dubl-ajana verilen hakiki bilgiler. Bu bilgilerin veriliş maksadı ajanın hasım servis nezdindeki itibarını artırmaktır.
PKK dışındaki Kürd yapılarında, benim gözlemlemlerime göre diğer legal yapılarda da ‘tesir ajanları’ ve onlarla yakın temasta olan, açıktan görüş belirtmeyen, muhalif görünmesine rağmen, bulundukları mevkileri de vazife ya da mecburiyetten terkedemeyen Kürdler vardır. Bunlar temas halinde oldukları tesir ajanlarının etkisinde kalan kişilerdir. Bir süre sonra genelde en yakın oldukları kişi veya çevrelerin elimine edilmesi,yalnızlaştırılması için, aslında etlerinin aynı kazanda kaynamayacağı baskın güçle veya ‘lider’le dirsek ilişkisinden de vazgeçmezler.
Deyim yerindeyse ‘atın hedefe varmaması’ için gereken neyse yaparlar.
Tesir ajanları mutlaka bir stratejiye bağlı olarak çalışırlar.
Bu stratejinin ana temalarından birisi şudur kanımca: Kürdlerin ‘Türk üst kimliği altında bir alt kültür olarak’ yaşamalarına psikolojik bir alt yapı hazırlamak.
Diğer bir deyişle Kürd hareketini çeşitli gerekçeler altında Türkleştirmek.
‘Tesir ajanları’nın Kürd dostları dönemsel özellikler taşır, konjöktüreldir.
Mesela, bakarsınız bir ‘tesir ajanı’ bir dönem yazılarında veya düşünce platformlarında bahsederken, kendisini ve bağlı olduğu stratejinin görüşlerine güçlülük kazandırmak için ilişkide olduğu Kürd dostlarından bazen isimle, bazen de gıyaben bahsederler.
Kürd hareketi üzerinde ideolojik faaliyetlerde bulunan, gözle görülen çok sayıda ‘ideolojik tesir ajanı’ vardır. Bunların hepsi de tek merkezden yönetilmiyor olabilir, bunların içinde kendilerine ‘durumdan vazife’ çıkaranların olması da mümkündür.
Bu tesir ajanları arasındaki liasion nasıl sağlanmaktadır? Bunu ancak istihbari merkezler bilebilir?
Bu tesir ajanları arasında istihbarat dilinde brush contact (fırça teması) da muhtemelen vardır.
İstihbarat lügatında nedir Brush Contact - Fırça Teması?: Gizli bir teşkilatın iki mensubu arasında maddi veya şifahi bir haberin dikkat çekmeden aktarılması için kazara yapıldığı izlenimini verecek şekilde düzenlenen bir anlık temas.
Bir de ‘tali kaynak’lar vardır istihbaratta. Bunlar kontrol dışı olan ama belirli konularda bilgi veren, bilgilerini raporlaştıran kişilerdir. Türkiye basınına bakıldığında mesela böyle çok sayıda ‘tali kaynak’ olduğu görülmektedir.
‘Tali kaynak’ şöyle tarif edilmektedir istihbarat sözlüğünde:
Informant Sub - Source - Tali Kaynak - İstihbarat bilgisi veren angaje edilmemiş, kontrol dışı bir kaynak (2) Rapor yazmada: Belirli bir bilgi veren ve kendisine ana kaynağın kaynağı şeklinde atıfta bulunan şahıs.
Bir nevi raportör veya konunun uzmanı olarak karşımıza çıkan bu ‘tali kaynak’lar zamanla Kürd hareketi üzerinde birer ‘tesir ajanı’ durumuna terfi etmektedirler.
İstihbaratta en önemli konulardan birisi muhasebe veya diğer bir deyişle denetlemedir. Buna İngilizcede ‘Intelligence Audit’ denmektedir.
Şöyle tarif edilmektedir:
Intelligence Audit - İstihbarat Muhasebesi - Bir istihbarat servisi tarafından üretilen pozitif istihbarat haber raporları muhtevasının münferiden ve kolektif bir şekilde yapılan değerlendirmesinin tetkiki; doğrulukları zamanında ulaştırılmış olmaları, yeterlilikleri ve müşteri kategorisindeki kuruluşlar için ifade ettikleri değer gibi faktörler göz önünde tutulmak suretiyle bu raporların onları temin için sarf edilen çabaya değer olup olmadıklarının kıymetlendirilmesi.
Kürd hareketi başından beri her türlü ideolojik tesire açıktır ve bu nedenle de kırılgan bir yapısı vardır. Bu kırılganlık manipülasyona ve provakasyona açık toplumsal ruh haletiyle birleştiğinde ortaya adeta bir iğneli fıçı çıkmaktadır.
Şahsen, en azından birer gönüllü‘tesir ajanları’ olduklarını düşündüklerim vardır.
Doğu Perinçek, Yalçın Küçük, Ragıp Duran bana göre deşifre olmuş ‘tesir ajanlarıdır’lar.
BDP’de ders veren, Perinçek’in eski baldızı Prof.Büşra Ersanlı da bir tesir ajanı mıdır acep?
Mihri Belli üst düzeyde bir tesir ajanıydı.
Cevat Öneş ise daha üst düzeyde bir görevli, belki de bir koordinator durumundadır.
Bunların ortak bir özelliği PKK’nin siyasallaşmasını önlemek, Kürdleri dağa mahkum etmek ve Kürd hareketini ‘anti-emperyalizm’ gibi çıkmaz sokaklara saptırmaktır.
İlginçtir ve bence önemlidir de: Doğu Perinçek ile Yalçın Küçük’ün PKK ile irtibatlandırıldığında ortak bir Kürd dostları vardır: Van Sosyalist Parti il başkanı Günay Aslan.
Günay Aslan, katıksız bir Perinçekçi iken Yalçın Küçük ile Sokak dergisinde yolları çakışmıştır.
Yalçın Küçük 29 Ekim 1998’de, Türkiye’ye döndü.
‘Dönmeden önce PKK ve Öcalan’ın KDP-Barzani çizgisine düşmemesi için çalıştığını’ Şamil Tayyar’ın bir sorusu üzerine açıklamıştı ve ‘ devlet adına gittiğini’ söylemişti.
Küçük’ün Bekaayı ziyaretinde Abdullah Öcalan’la yaptığı ‘röportaj’ Sokak dergisinde yayınlanmıştı.
Küçük kendisiyle yapılan bir söyleşide ise Bekaa-PKK ve Suriye ilişkilerini şöyle tariff etmişti:
-Bekaa Suriye’nin egemenliği altında mı?
Y. Küçük- Hukuken Lübnan’ın bir parçası ama, şu anda Suriye’nin kontrolü altında.
-PKK’nin Hafız Esat ile arası çok iyi olmalı?
Y. Küçük- Çok titiz ve dikkatli bir ilişki var aralarında. Kampta bol bol H. Esat fotoðraflarý asılı. PKK Suriye’deki Kürtler arasında politik mücadele yapmamaya çok özen gösteriyor. H. Esat’ta Suriye’deki Kürtlerin Kürtlüklerine razı, ancak bir politik örgüte bağlanmalarına sert bir biçimde mani oluyor.
-Peki, kendi ülkesinde Kürtler konusunda bu denli katı olan Esat, hangi motivasyonla PKK’yi barındırıyor? Neden Türkiye ile arasını açmasına razı oluyor?
Y. Küçük- Bir kere Suriye’nin Türkiye ile arası hiç iyi olmuyor. PKK geleneksel Suriye-Türkiye sürtüşmesinde Şam hükümetine manevra imkanı veriyor. Suriye, Irak-Suriye sınırı’nın Kürtler tarafından kullanılmasını engelliyor. Türkiye’de basının ihmal ettiği nokta, Suriye’de çok Kürt’ün bulunduğu. Suriye o¬nları dengede tutmaya çalışıyor. İran, Irak ve Türkiye’de bir hareket var. Suriye’de yok. Suriye uyuyanı uyandýrmak istemiyor.’
Küçük, PKK-Suriye ilişkilerini bu kadar net ve hilesiz yorumlarken, öte yandan bu kirli ilişki içinde olan PKK’yi Kürdler için bir çekim merkezi haline getirmeye, daha doğrusu Öcalan’ın ‘tek adam’lığını pekiştirmek için ne gerekiyorsa yaptı.
Perinçek’in Bekaa’yı teftişinden sonra ise 2000’e Doğru dergisi vasıtasıyla Kürdlere bir ‘Atakürd’ yaratılmaya çalışıldı.
Küçük ve Perinçek’in ortak vurgularından birisi, Öcalan dışındaki her Kürd şahsiyetinin veya yapısının itibarsızlaştırılması-buna Öcalan’ın en yakınındakiler de dahil-, özellikle KDP ve YNK’nin aşağılanması ve Kürd hareketine Türkiyeciliğin dayatılmasıdır.
Bence bu mevzuda bu kadar lakırdı yeter.
‘Tesir ajanları’ vasıtasıyla, ya da yönetilen Kürd organizmalar vasıtasıyla uzun bir süredir Kürdler üzerinde yapılan toplum mühendisliğinin hedeflerinden birisi, Kürdleri psikolojik olarak Türkiye’nin statusü olmayan bir kölesi olmaya hazırlamaktır.
Kürdlerin tam hak eşitliğine dayanan talepleri karşılanmadan,kollektif hakları tanınmadan, Ankara merhum Özal’ın ‘bir koyup üç alma’ stratejisini hayata geçirmeye çalışmaktadır.
Tesir ajanlarının en faal oldukları noktalardan birisi budur.
Kürd siyasetinde etkili olan ama yetkili olmayan, kaderleri İmralı’dan çıkacak bir çift söze bağlı bazı ‘siyasetçiler’ usul usul kulaklara,’ biz de sınırların kalkmasını istemiyor muyduk? Iraq’la, Suriye ile sınırlar kalksa fena mı olur?’ fikrini fısıldamaktadırlar.
Bütün tesir ajanlarının kilitlendiği hedef, Kürdlerin bir statüye kavuşmadan aldatılması üzerine bina edilmiştir.
Dolayısıyla Kürd sorunuyla yakınen ilgilenen ve kendilerine ‘akil’ rol biçilen bazı şahsiyetlerin Kürdlerle temaslarını izlerken buna da dikkat etmek gerekir.
Bir de uluslararası tesir ajanları vardır.
Bunlar da emrinde oldukları devletin Türkiye ile olan siyasi ve ekonomik ilişkilerinin izlediği seyre göre görev ifa ederler. |
|